Firstly Uncovered Royal Family Photos - Page 47 of 48 - Lady Great
Philip’s Big Decisions This here is a stunning picture – certainly one of our very favorites! We see Prince Philip and Queen Elizabeth with big smiles, casually resting on the grass, with their toddlers tottering about them happily going about their business. Make no mistake in thinking that Prince Philip had it easy marrying the […]
Menschheitsgeschichte - Neandertaler und Homo sapiens begegneten sich früher als gedacht
Neue genetische Studien zeigen: Neandertaler und Homo sapiens zeugten schon vor 200.000 Jahren gemeinsame Kinder. Das ist deutlich früher, als bislang angenommen. Und: Gemeinsamer Nachwuchs von unterschiedlichen Menschenformen war kein Einzelfall.
Hirnwachstum bei Homo sapiens weniger fehlerhaft als bei Neanderthalern
Neandertaler und Homo sapiens haben mehr gemeinsam, als sie unterscheidet. So lautet zunehmend das Fazit vieler Paläoanthropologen. Doch Forschende kommen auch entscheidenden Unterschieden auf die Spur.
Die hellhäutigen Sklavinnen aus Europa, Odalisken genannt, sind im 19. Jahrhundert ein beliebtes Sujet einer schwelgenden Kunst. Das wahre Leben der Frauen gleicht oft einer Hölle
Ein kleinasiatisches Handwerkerzentrum belegt hochentwickelte überregionale Handels- und Technologienetzwerke zwischen dem Orient und Europa in der frühen Bronzezeit vor 5000 Jahren.
Antik çağlarda denizciler rüzgâr, fırtına ve akıntı gibi doğa olaylarını hep doğaüstü güçlerle ilişkilendirmiş, bulaşıcı hastalıkları ve ölümcül salgınları da tanrıların gazabı olarak görmüşlerdi. Bu inançların etkisiyle yola çıkılmadan önce kötü ruhlardan, cinlerden ve şeytanlardan korunmak ve yolculuğu sağ salim tamamlamak için tanrılara adaklar sunulur, onlardan iyi şans ve bol rüzgâr dilenirdi. Eski Yunan efsanelerinde işledikleri günahlar nedeniyle tanrılar tarafından lanetlenen denizcilerin hikâyelerine rastlarız, bunlardan en ünlüsü Athena ve Poseidon tarafından lanetlenen Odysseus'tur. Odysseus, 10 yıl boyunca denizlerde dolaşıp çeşitli belalarla uğraştıktan sonra evine ulaşabilmişti, bu uzun yolculuk boyunca pek çok doğaüstü yaratıkla karşılaşmış ve mürettebatından çoğunu kaybetmişti. Efsanelerde denizcilere musallat olan bu doğaüstü yaratıklardan bazılarının salgın hastalıkları tasvir ettiğini düşünebiliriz, zira mikropların ve virüslerin bilinmediği çağlarda bir hastalığın
Okyanusun ötesinde kayıp bir kıta olduğuna ilişkin efsaneler antik çağlardan beri anlatılmaktadır, bunlardan en ünlüsü İlk defa Platon'un bahsettiği Atlantis adasına dair anlatılan efsaneydi. Efsaneye göre denizlerin tanrısı Poseidon, Cleito adında bir kadına âşık olur ve bu birliktelikten 5 ikiz erkek çocuğu dünyaya gelir. Poseidon her bir oğluna okyanusta birçok adalar ve büyük kara parçaları verir, bunlardan en büyüğü Atlantis'in hâkimi ise Atlantik Okyanusuna ismini veren Atlas'tır. Platon efsanenin devamında Atlantis'in doğal afetler sonucu bir gecede okyanusun sularına gömülerek battığını anlatır. Bu felaketten sonra güya Atlantis'e gitmeye çalışanlar da olmuş, ancak okyanusun çamurla kaplandığını ve gemilere geçit vermediğini görünce geri dönmüşler… Atlantis adasının eski çağlarda Herkül Sütunları olarak adlandırılan bugünkü Cebelitarık boğazının ötesinde, okyanusun ortasında olduğuna inanılıyordu. Tarihçi Herodot bu okyanusu "Atlantis Denizi" olarak tanımlayan ilk kişiydi,
Haritacılık, tarihi insanlığın ilk yerleşik hayata geçtiği çağlara kadar uzanan eski bir bilimdir. Yerleşik hayata geçen ilk insanlar, yaşadıkları yerleri ve buralara yakın beslenme-avlanma alanları gibi kaynakları gösteren basit krokiler çizme gereği duymuşlardı. İlkel birer harita olarak tanımlayabileceğimiz bu krokilerden en eskisi MÖ. 6200 yıllarına tarihlenen ve Çatalhöyük kent planını gösteren bir çizim. Ticaretin gelişmesiyle ticaret yollarını ve hammadde kaynaklarını gösteren büyük ölçekli haritaların yapılması ihtiyacı doğmuş, bu güne ulaşan gerçek anlamdaki ilk harita MÖ. 3800 yıllarına ait kil tablet üzerine çizilmiş bir Babil haritası. Şimdi dilerseniz Antik çağdan başlayarak haritacılığın evrimine kısaca bir göz atalım: MÖ V. yy'da Herodot yeryüzünü oval bir düzlem olarak kabul etmiş ve çizdiği dünya haritasında dünyayı Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'dan oluşan üç büyük kıta olarak göstermişti. Enlem ve boylam kavramları da Heredot'un bu haritasına dayanmaktaydı. MÖ. IV.